E.A.S.T. (Essential Autonomous Struggles Transnational)

Kadinlara Yönelik Patriyarkal Şiddet Ve Lgbti+’Lara Yönelik Saldirilarla Mücadele İçin Ulusaşiri Güç İnşaa Etmeye!

Orta Avrupa ve ötesinde İstanbul Sözleşmesi’nin feshi hakkında çevrimiçi meclis toplantısı Orta Avrupa ve ötesinde İstanbul Sözleşmesi’nin feshi hakkında çevrimiçi meclis toplantısı, 11 Nisan 2021, 18.00-20.00 CET

Türkiye’nin tek adamın tek sözü ile kadına yönelik erkek şiddetine karşı mücadelede önemli rol oynayan İstanbul Sözleşmesi’nden çektirilmesinden sonra kadınlar kitlesel olarak İstanbul sokaklarını tuttu ve “Susmuyoruz! Korkmuyoruz! İtaat Etmiyoruz!” sözünü yükseltti. 

Türkiye’de sessiz kalmayan ve patriyarkal şiddetin sessiz mağdurları olmayı reddeden, pandemi ile birlikte öfke ve isyanını büyüten kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin onlara yönelik açık bir saldırı olduğunu biliyorlar. LGBTİ+lara eşzamanlı ilerleyen geleneksel aileyi parçalama suçlamaları, kadınlara yönelik şiddetin meşrulaştırılması ile cinsel özgürlüklere karşı otoriter saldırılarla kol kola gittiğini gösteriyor: Bizlere, “Hiç kimse aile rollerini sorgulamaya cesaret edemez” diyenlere kötü bir haberimiz var. Kadınları sözde yerlerine geri koymaya, uysal kadınlara, annelere ve bakıcılara, evde ve işyerlerinde harcanabilir işçilere sahip olmaya, göçmen kadınların tecavüz ve işkencelerden kaçma şanslarını ortadan kaldırmaya, geleneksel patriyarkal rollerin ve görevlerin dışında yaşama özgürlüğünü pratik eden LGBTİ+ları kriminalize etmeye yönelik bu çaresiz girişimde Türk hükümeti yalnız değil ama biz kadınlar, LGBTİ+lar da yalnız değiliz, çünkü biz birlikte birlikte güçlüyüz!

Kürtajı neredeyse yasaklayan ve kitlesel bir ayaklanmayı tetikleyen Polonya Senatosu, 30 Mart’ta kürtajı ve eşcinsel evliliği yasaklayan ve diğer Doğu Avrupa ülkelerine sunulması gereken alternatif bir kongre projesine oy verdi. Macaristan’da Orbán, pandemiden yararlanarak sözleşmenin onaylanmasını reddederken, Bulgaristan’da İstanbul Sözleşmesi 2018’de zaten anayasaya aykırı ilan edildi, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Letonya ve Litvanya ve diğerleri arasında hiçbir zaman onaylanmadı. AB kendisini “medeniyetsiz Doğu” ya karşı toplumsal cinsiyet eşitliği ve LGBTQIA+ haklarının siperi olarak sunarken, salgın sırasında her yerde erkek ve devlet şiddeti artıyor, ayrıca İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayan ülkelerde hükümetler, şiddetle mücadele eden kadınları destekleyen olusumlara finansal yardımı kesiyor ve toplumu ayakta tutan hayati işçi rollerine karşı mücadele eden kadın ve kadın örgütlerine saldırıyor. Aslında, çoğu AB ülkesinde İstanbul Sözleşmesi’nin onaylanması, hükümetlerin kadına yönelik yapısal şiddeti sürdürmedeki suç ortaklığını gizleyen bir cephedir. Yeni Göç ve İltica Paktı da dahil olmak üzere, göç ve iltica ile ilgili AB düzenlemeleri, göçmen kadınların Avrupa’ya giderken onları her türlü erkek ve devlet şiddetinden kaçmasını zorlaştırmak için tasarlanmıştır. AB ve üye devletleri, kadına yönelik şiddet üreten bu sosyal koşullara karşı herhangi bir işlem yapmıyor. Daha ziyade, şiddet içeren durumlardan kaçmak için hayati olan maddi olasılığı ellerinden alan, hayatlarının güvencesizleştirilmesini destekliyor, yoğunlaştırıyor ve teşvik ediyorlar. 

Kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik, Orta ve Doğu Avrupa’da patriyarkal ve geleneksel bir düzeni yeniden kurmayı isteyen birçok ülkenin ön plana çıktığı bu açık saldırıya karşı ulusötesi bir yanıt oluşturmanın gerekli olduğunu düşünüyoruz. Şiddete ve baskıya karşı mücadeleleri güçlendirmek ve birleştirmek, taktikleri paylaşmak ve ulusötesi örgütlenmek için herkesi 11

Nisan’da halka açık bir çevrimiçi toplantıya davet etmek istiyoruz.Toplantıya katılmak için lütfen buradan kayıt olun: https://forms.gle/a9xZ3tgvYBfukyjRA